Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
İlişkide önemli olan iki şey
Dünya, romantizmin asla bitmeyen doğası ile ilgili sayısız peri masalı ile beslenmiş olsa da yapılan yeni bir araştırma, aşkın sonsuza dek sürdüğü fikrini çürütüyor ne yazık ki. Bilime göre, aşkın gerçek doğası bu. Birçok insanın düşündüğünün aksine, aşk, aslında çok daha geçici ama neyse ki sonu olmayan bir yenilenebilme özelliğine de sahip. Peki, birincil ilişkinin bu toptan yıkımı miti göz özünde bulundurulduğunda, diğer romantik yanılgıların da faydadan çok, zarara yol açtıkları düşünülemez mi? İşte size biraz beyin fırtınası:
Aşk miti 1: İlişkilerin “cicim” ayları, sürdürülemez
2010 yılında Dr. Bianca Acevedo tarafından yürütülen bir çalışma kapsamında, fMRI kullanılarak, erken aşamalarda oluşan ilk “kıvılcım”ı hiç kaybetmeyen ilişkiler incelendi ve uzun-süreli çiftlerin beyinlerinin, yeni âşık olmuş kişileri taklit ettikleri görüldü – Bir istisna dışında: İlişkilerinin ilk aşamalarında olan insanların beyin taramalarında görülen kaygı ve saplantılı düşünceler.
Aşk miti 2: Kıskançlık, ne kadar değer verdiğinizi gösterir
Biraz kıskançlığın, ilişkiniz açısından yararlı olduğunu düşünebilirsiniz ancak durum hiç de bu şekilde değil. Bu canavar duygu, gereksiz kavgalarla ve fazla kontrol girişimleri ile mutlu bir birlikteliğe felaket getirebilen uydurulmuş ve korku dolu düşünceler içerir. Kıskançlık, kontrol arzusunu beraberinde getirir ve kontrol, sevgi değildir. Ölümdür.
Kıskançlığınızın, aşkınızdan doğan bir duygu olduğunu düşünüyorsunuz, değil mi? Hayır; ne yazık ki kıskançlık, güvensizlikten doğar. Kıskanmaya başladığınızı hissettiğinizde, beklemeyin ve partnerinizle iletişime geçin. İşin içinde dürüstlük olduğu sürece, aşkın kılık değiştirmiş korku olmayan, sağlıklı ifadelerini, ilişkinizin temeli haline getirebilirsiniz.
Aşk miti 3: Kavgalar genelde para ya da ihanetle ilgilidir – önemli şeylerle
Aslında, genelde hiçbir şeyle ilgili değildirler. Ettiğiniz son kavgayı düşünün. Ne hakkındaydı, kahve mi? Ondan kahve istediniz ve kahveyi hep kendi yaptığından mı şikâyet etti? Peki, bu saçma tartışma, aslında neyle ilgiliydi? Birbirinizin değerini bilmek yerine, öfkeye odaklanmanız sonucu geçici olarak yolundan sapan hikâyenizle ilgiliydi.
Aşk miti 4: İlişkideki sorunlar, çözülebilir ve çözülmelidirler – aksi takdirde hapı yuttunuz
Aslında tam tersi. İlişki uzmanı Dr. John Gottman’a göre, insanlar, ilişkilerini kurtarmaya ya da düzeltmeye çalışırken, yanılgı üzerine yanılgı yaşıyorlar. “Bir ilişkinin terapiye ihtiyacı varsa, artık çok geç.” Yanlış. “İlişkiyi yürüten, uyumluluktur.” Yanlış. “Sevgi, yeterli.” Yanlış.
Gottman’a göre, sağlıklı ilişkilerin sırrı, gerilimi yatıştırmaktır. Sağlıklı bir yaklaşımla anlaşmazlık yaşamayı ve kavga etmeyi bilmemek, Gottman’ın tabiriyle, evlilik mahşerinin dört atlısını beraberinde getiriyor: eleştiri, aşağılama, savunmacılık ve engelleme. “Savaş ya da kaç” refleksi vücudunuzu ele geçirdiğinde –kan pompalanması, kan basıncının yükselmesi – insanların çoğu, sonradan yaşanılanlar üzerinde pek kontrol sahibi olamazlar.
“Taraflardan birinin kalp atış hızı artmaya başladığında, tartışmaların ne kadar hızlı bir şekilde yerle bir olduklarını çok gördük.” diyor Gottman. “Sakinleşebilmeyi öğrenmek, verimsiz tartışmaları ve yapılması gereken konuşmalardan kaçmayı önlemeye yardımcı olur.”
Yorum Yaz